28 Nisan 2014 Pazartesi

Somon Baliginin Önemi ve Türk Mutfağındaki yeri




     

      Bir balık aşığı olarak bugün somon balığı hakkında biraz yazmak istedim.
      Norveç somonları, dünyanın en sağlıklı somonları olarak kabul edilir. Çok temiz ve soğuk sularda beslenen Norveç somonları, geleneksel deneyimi olan balıkçılar tarafından, asırlardır, istikrarlı ve doğal yöntemlerle yetiştiriliyor.
       Türkiye'de tüketilen somon balığı Atlantik Somonu ve Norveç'ten ithal ediliyor. Türkiye'nin denizsuyu sıcaklıkları, soğuk denizleri seven somon için uygun değil. Nitekim, Karadeniz suyunun, bu balık için yeterli soğuklukta değildir.Türkiye'de 'YERLİ SOMON' adıyla satılan tür; aslında 'DENİZALASI' dır.  Karadeniz'deki çiftliklerde yetiştirilen Denizalasının ağırlığı 800 grama ulaştığı zaman, 'GERÇEK' somonun yarı fiyatına satılarak alıcı buluyor. Piyasadakiler bu aldatmacayı biliyor; ama çoğu tüketici bu durumdan haberdar değil. Ayrıca, Denizalasına, doğal renklendiricilerle, somon havası verilebiliyor. Somon kalın kılçıklı, silindirik ve uzun etli, rengi de pembe olan bir balık. Ağırlığı 2-8 kg. arasında değişiyor. Denizalası ise kahverengimsi, sırt pulları gri, tombul, kısa eti beyazımsı; ağırlığı ise en çok 2 kg olan bir türdür.
        Bilimadamlarına göre; akıl ve ruh sağlığının merkezi olan beyin, en küçük değişim ve eksiklikten, anında etkileniyor. Besin ve mineral değeri düşük, aşırı mayalanmış hamurdan yapılan ekmek sinir sistemini bozuyor; balık gibi fosfolu gıdalar ise, beyne fayda sağlıyor. ABD'de yapılan son araştırmalarda; Omega 3, psikiyatrik rejimlerde kullanılmış ve strese karşı dirençli hale gelen bünyenin, ileride oluşabilecek; depresyon, intihar eğilimi ve manik depresif dahil, birçok psikolojik rahatsızlığı önlediği belirlenmiş. Amerikan Kalp Birliği ve Sağlık Enstitüsü, bu yeni araştırma sonuçları doğrultusunda; her yetişkinin, haftada en az iki kez, balık tüketmesini öneriyorlar. Normal bir insan için, Omega 3'ün, günde 1.2 gram alınması yeterli; melankolik ve hafif depresyondakilerin ise, 4-5 gram tüketmesi gerekiyor. Derin ve soğuk denizlerde yaşayan; somon, uskumru vb. balık türlerinin, Omega 3 açısından daha zengin olduğu da belirtiliyor.
        The Institute of Medicine’in raporuna göre ise önerilen günlük protein miktarı; hamile ve emziren kadınlar için 71 gram, yetişkin kadınlar için 46 gram, yetişkin erkekler için de 56 gram. Bununla birlikte bu değerlerin ortalama değerler olduğunu ve kişiden kişiye değişebileceğini de belirteyim. Ama şu var ki; somon yediğinizde vücudunuza ciddi anlamda kaliteli protein ve esansiyel aminoasit takviyesi yapmış oluyorsunuz. Bununla birlikte fırınlanmış ya da ızgara yapılmış somon, kalp için son derece faydalı doymamış yağ asitleri içeriyor. 85 gram somonda yaklaşık 7 gram sağlıklı yağ var; bunun 5 gramı omega-3 yağ asitlerini de içeren, tekli ve çoklu doymamış yağlar.

  

      Ben her hafta özellikle oğlum için 1 dilim somon balığı almaya ve onun çorbasını yapıp içirmeye gayret ediyorum. Oğlum şimdilik et türünü çorba içinde kabul edip yiyor çünkü. Oğluma hazırladığım iki çeşit çorba tarifi var.

 

  1) Somon balikli tarhana çorbası

Malzemeler:
  2-3 çorba kaşığı dolusu tarhana
  1,5 su bardağı soğuk su
  1 dilim somon balığı
  Tuz
   Istege göre limon suyu
 
  Hazırlanışı:
   1,5 su bardağı suyu tencereye boşalttı yorum. İçine 1 dilim somon balığını atıp balık pisene kadar kaynatıyorum.  Balık pistten sonra balık suyunu soğutup içine tarhanayi ve tuzu koyup eriyen kadar karıştırıyorum. 5 dk kadar kaynatıyorum. Pişmiş olan balıkları da kemiklerinden ve kılçığından ayırıp, etleri diddip içine atıyorum. Istege bağlı limon suyunu da eklediğim de miss gibi balık corbamiz hazır oluyor.

       2) Somon balıklı un çorbası
       Malzeme listesi  tarhana çorbası ile aynı tek farkı tarhana yerine unu kavurup koyuyorsunuz. Yine isteğe bağlı olarak içine limon suyu ve ince kıyılmış maydanoz ve dere otu ekleyebilirsiniz.

    Somon çorbası (4 kişilik)
    Malzeme:
    300 gr. Somon Fileto 
    300 gr. İnce dilimlenmiş Somon Füme 
    1 litre önceden kaynatılmış sebze suyu (havuç, pırasa, kereviz... v.b.)
    2 adet ince dilimlenmiş havuç
    1 adet ince dilimlenmiş pırasa
    1 çay kaşığı kurutulmuş fesleğen
    2 çay kaşığı limon suyu
    Tuz
    3 çorba kaşığı ince kıyılmış maydanoz.

     Hazırlanışı: Eğer gerekiyorsa, somonların kılçıkları temizlenir. İri parçalar halinde doğranır. Daha önceden kaynatılmış sebze suyuna; havuç, pırasa, kereviz ve fesleğen eklenir. 10 dakika yavaş yavaş kaynatılır. İri parçalar halinde doğranan ve üzerine limon suyu serpilen somon fileto eklenerek, 5 dakika kısık ateşte karıştırılır. Son olarak, ince dilimlenmiş somon fümeler karışıma eklenir ve 3 dakika daha kısık ateşte kaynatılır. Eğer gerekiyorsa, tuz eklenir. Üzerine maydanoz eklenen çorba, sıcak olarak servis edilir. Küp domates ve maydanozlu somon (4 kişilik)  Malzeme:  4 adet olgunlaşmış sert domates 2 çay kaşığı kıyılmış rezene 2 çay kaşığı kıyılmış maydanoz Tuz Biber 3-4 çorba kaşığı zeytinyağı 4 adet Somon Fileto (her biri 150 gr.) Sek beyaz şarap Hazırlanışı: Fırın sıcaklığı 180 °C'ye ayarlanır. Kabuğu soyulmuş ve çekirdekleri çıkartılmış domatesler küp şeklinde doğranır. Domatesler, kıyılmış rezene ve maydanoz bir kaseye koyulur. Tuz, biber ve yağ eklenerek servis zamanına kadar marine edilir. Yağlanmış bir ‘borcam' içine somonlar dizilir; tuz ve biber eklenir. Beyaz şarap, üzerine serpilir ve 10-12 dakika, fırında pişirilir. Somonlar tabaklara koyulur ve marine edilmiş sos ile birlikte servis yapılır.

     AFİYET OLSUN..

 


Posted via Blogaway

27 Nisan 2014 Pazar

Pisiğin Oluşma Sebepleri


   Pisik sorunu 6 ve 12 ay arası bebeklerde % 60' lık görülme oranıyla en yaygın cilt sorunlarından birisidir. Pisigin pek çok sebebi olabilir. Bunlardan en önemlileri:

1) Bebek bezinin hava almayı önleyici etkisi
     Bez bölgesinde artan sıcaklık, yüksek nem oranı,  bebek bezi değişimindeki tahriş, bölgedeki bakterilerde artış

2) Dışkı ve idrarın bebek bezinde maserasyonu
     PH değerindeki yükselme (7 ya da 8), dışkıdaki bazı enzimlerin aktive olması (lipaz,  proteaz,  üreteaz)
    Ikincil ve  bakteriyel çoğalma: Candida, Staphylococcus aureus...
3) Bezin cilde sürtünmesiyle oluşan tahriş

4) Uygun olmayan temizleyici kullanımı
    Sabun ve/ve ya deterjan içeren ürünler

Posted via Blogaway

Posted via Blogaway

Posted via Blogaway

Posted via Blogaway


Posted via Blogaway

Anne Sütünü Arttırıcı Yiyecekler


 

      Anne sütünü arttırıcı yiyecekler nelerdir? Bu konu hakkında çok araştırmalarım oldu, hele ki sütüm bebeğim 7 aylıkken stresten dolayı azaldığında ben kelimenin tam anlamıyla tutuşmuştum. Bebeğimi daha fazla emziremeyecek miyim diye çok ağlamıştım.  Sitelerde anne sütünü arttırıcı yiyeceklerden çok bahsediliyordu hepsini denedim. Humana still tea çaylardan genelde herkes memnundu,  aldım içitim ama genede eskisi gibi değildi sütüm. Sık sık sağmaktan bahsedildi , makina ile düzenli sağmaktan bahsedildi.  Hepsini yaptım. Mutlaka hepsini yapmam da faydali olmuştur ancak yurt dışındaki bilhassa gelişmiş ülkedeki anneler ne yapıyordu? Onlar ne yiyor ne içiyordu bu durumda? Bu soruyu sordum kendi kendime. Almanya, Danimarka ve Amerika' da yaşayan bilinçli annelerle konuşma fırsatım oldu. Hepsi ile detaylı konuştuk bu konuları.
     Almanya'da yaşayan bayan, bir doktorun eşiydi. Kendiside bu konudan muzdarip olduğunu genelde anasonlu ve rezeneli çaylar içtiğini buna rağmen dolu dolu sütünün olmadığını söylemişti.
     Amerka'da yaşayan bayandan aynı şeyleri söylemişti.
     Danimarka'da yaşayan bayan ise Danimarka'da doktorlar ve hemşirelerin bütün süt verecek annelere hatta doğuma bir kaç saati kalan bayanlara bile Malt içeceği ( alkolsüz bira diye geçiyor ) içirdiklerininden bahsetmişti. :) aynı tepki bende de oldu. Ne daha doğurmamis bayanlara bile mi? Buradaki amaç doğuma 3-4 saat kala bayanlara da malt içeceği içirirlermiş ki bebek doğduktan hemen sonra süt gelsin diye. Hatta bunu sadece özel hastanelerde uygulamıyorlarmış, devlet hastanelerde bu uygulamayı yapıyormuş. Yani bu uygulama devlet politikası ilede destekleniyor.
      Hımmm dedim ve araştırmaya başladım malt iceceğini. Nedir bu içecek? Bebek sitelerinde satılıyormus zaten anne sütü arttırıcı diye. Hemen aldım denedim pek bi faydası yoktu bazı markaların. Varsa de bende etkili olmamıştı. Ülker bile çıkarmış Malt içeceği şeftalili , ananasli , Armutlu hepsini denedim. Hiç bir faydasını görmedim. Sadece  ebebek'te bir ara satılıyordu ama şimdi satılıyor mu bilmiyorum KARAMALTZ markasının etkisini görmüştüm. "Almanya'da üretilmiştir" yazıyordu üzerinde.
      Peki neydi bu malt içeceği, içeriği neydi ? Cevap Alkolsüz bira.
      Birde bir kitaptan 2 tatlı kaşığı pekmez ile 1 çay kaşığı kuru maya( instant maya diye satılıyor marketlerde ve şimdilik sadece Dr. Otker markasının var.)
      Peki bu instant maya neydi.:) arkadaşlar lafı fazla uzatmaya gerek yok bizim herzaman evde kullandığımız emeklerimizi,  poğaçalarimizi mayaladığımız maya, bira mayası imiş. Bunun kuru haline de instant maya deniliyor. Yaş mayada aynı şey ancak kuru mayayi yutması daha kolay olduğu için kuru mayayı tavsiye ediyor kitap.
     Yani yukarıda belirttigim 2 tatlı kaşığı pekmez ile 1 çay kaşığı instant mayanin içeriği ile malt iceceginin içeriği aynı. Ancak kitapta bu karisimin sabah , öğle, aksamda aynı ölçülerde içilmesi gerektiği yazmıştı.
     Sonuç denedim faydasını gördüm, tavsiye ederim...

Posted via Blogaway

Posted via Blogaway

Posted via Blogaway


Posted via Blogaway

26 Nisan 2014 Cumartesi

Teşekkürler Sabun Diyari

        Bu posta yazmakta biraz geciktim aslında. Hem iş kadını olmak hem annelik beni bu postu yazmam da biraz geciktirdi.
        Komsum olan Sabun Diyari face sayfası :) o da nasıl oluyorsa :) benim minik aslanima hazırlamış oldugu çocuk hikaye kitapları için teşekkür ediyorum..
      
 

25 Nisan 2014 Cuma

İçimize Montesori Kaçti...


    Daha önce ki postlarımda montessori eğitimi hakkında bilgiler vermiştim. Çağdaş ve gayretkar anneler sayesinde bende montessori eğitimi ile tanıştım.  Umarım benim vesilemle de diğer anneler, ülkemiz için yeni fakat dünya için hiçte yeni olmayan bu eğitimle tanışır. Umarım bizim gibi bu Montessori eğitimine gönül veren anneler sayesinde Türkiye'deki eğitim sistemi çocuklarımız için, çocuklarımızın ihtiyaçları için ve onların dünyadaki gelişmelere ayak uydurabilmeleri için değişir.
      Gelin bu eğitime önem verelim. Bebeklik çağında evde uygulayabileceğimiz basit Montessori eğitimleri ile ilerleyen dönemlerde Montessori eğitimi veren anaokulları ve kreşler ile bu eğitim sistemini benimseyelim ve bu eğitim sistemini eğiticilerden talep edelim ki çocuğumuz diğer gelişmiş milletlerin seviyesine ulaşabilsin. Bu eğitim sisteminin sadece elit kesime hitap ettiği düşüncesinden de yavaş yavaş kurtulalım.
     Her şey yavrularımız için onların gelecekleri için...
     Gelelim bizim evde uygulamaya koyduğumuz Montessori eğitimlerine.
     İlk olarak bir kaptan diğer bir kaba elma boşalttık. Tabi elmaları saya saya boşalttık.  Bir elma, iki elma... çok severek oynadık bu oyunu.
     Ikinci olarak bir kaptan diğer bir kaba ip makaralarını kürek yardımı ile diğer bir kaba boşaltma. Benim miniğimize 16 aylık, küçük olduğu için kürek kullanmayı beceremedi onun yerine ellerini kullanmayı tercih etti. Yine çok sevdik bu oyunu.
     Üçüncü olarak her zaman dikkatini çektiği çamaşır makinesine çamaşırlarımızı koymaya çalıştık. Çamaşır makinesine çamaşırları koydu boşalttı koydu geri çıkardı. Bu aktivite de dikkatini çekmişti.
     Dördüncü olarak bugün her susadığında suluğunu kendi eline verdim ve sen iç dedim. Yiyeceklerin genelde kendisi yemeye çalıştı. Yiyecek konusunda genelde ısırıp atmayı tercih etsene içecek konusunda başarılıydık.
     Beşinci aktivitemiz ise Sabun Diyarı' nın hediye ettiği kitapları okumak. Şimdilik pekte dikkatimiz çekmedi.:(
     Son aktivitemiz dış fırçalama.  Alt dişleri severek fırçaladı ama üst dişlerini fırçalamak söz konusu ise nefret ediyor. Üst dişlerinin fırçalamayı hiç sevmiyor. Zamanla alışır umudundayım.
      :) Bugünlük aktivitelerimiz bunlar. Aslanım daha küçük olduğudan kesme, yapıştırma, boyama.... gibi aktiviteler de biraz daha ince iş olduğu için aslanımın yapmasını beklemiyorum. Ancak yaşına ve ayına uygun aktiviteleri araştırıp, uygulayıp sizlerle ileriki günlerde paylaşacağım.
    
 

24 Nisan 2014 Perşembe

Montesori Eğitimi

          

           Montessori eğitimini benimseyip evde uygulamaya çalışan gayretkar annelerin çabalarını imrenerek okudum. Bu güzel çağdaş annelerimizden çok etkilenerek bende artık montessori eğitimi gönüllüsü yolunda ilerlemeye başladım. Okuduğum yazılar sonucunda miniğimin bu aktivitelere başlama zamanı gelmiş. Bizde bu aktiviteleri yavaş yavaş uygulamaya başlayacağız. Bu uygulamalardan bahsetmeden önce size montessori eğitimi hakkında kısa bilgiler vermek istiyorum.

          Annelerin, babaların, eğitmenlerin son dönemlerde çokça konuştuğu eğitim sistemi Montessori... Hatta dünyada ismi duyulmuş birçok ünlü, bu eğitim sisteminden yetişmiş. Peki nedir bu Montessori? Neden dünyanın en başarılı eğitim sistemi?

            Montessori metodu çocukların yaratıcılık, problem çözme becerisi, muhakeme ve zaman yönetimi becerilerinin gelişmesine yardımcı olarak, onları sosyal ilişkilerin mevcut olduğu gerçek dünyaya hazırlamaktadır. Metot kapsamında temel amaç, çocukların genel yaşamsal beceri öğretiminin en sağlıklı şekilde verilmesi ve bu süreç içerisinde çocuklara güçlü bir kişilik ve öz denetim kazandırılmasıdır. 

            Maria Montessori, bilgi edinmenin ön koşulunun ancak duyuların sayesinde oluşacağından emindir ve zihinsel gelişmenin duyu algılamasına bağlı olduğunu düşünür. 

 

            Çocuk, somut materyallerle ve somut aktivitelerle en kolay şekilde öğrenir. Eller, özellikle geçerli olan duyular ve motorik için de önemlidir. Çünkü eller zekanın gelişmesinin temsilcisidir. 

Duyular ve hareket, zihnin araçlarıdır. Zihin onlar sayesinde gelişir. Buradan yola çıkarak Montessori, özel materyaller geliştirmeye çalışmıştır.

           Montessrori metoduyla çocuk nasıl öğrenir?Montessori metodu bütünsel öğrenmeyi sağlar. Temel alınan düşünce biçimi; ancak zihin, ruh ve beden birlikte faaliyette olursa, yani zihin, beden ve kalp eş zamanlı işleme konulursa insanın gelişebileceğidir. 

 

 

 

 

 

 

           Montessori metodu çalışmalarında 3 temel prensip mevcuttur; çocuğun bireyselliği, bağımsızlığı ve bütünselliği. 

           Montessori uzmanları, metodun bir yaşam şekli olarak ev ortamında bebeklikten itibaren uygulanabilir olduğundan, iki yaşta ise tam anlamıyla ev çalışmalarına başlanabileceğinden ve üç yaşta da Montessori metodunun uygulanmakta olduğu okul öncesi eğitim kurumlarına başlanmasının sağlıklı olacağından söz ederler.  

         Günlük hayat araçları çocuk için ev ve okul arasında rahat bir geçiş sağlar. Bu araçlar çocuğun evde her zaman rastladığı araçlardır. Günlük araçların taklitleri yerine, biz yetişkinlerin kullandığı, gerçek formların kullanılması uzmanlarca tavsiye edilir. Bu süreç içerisinde çocuk çalışacağı aracı seçmeyi, çalışacağı yere aracı getirmeyi, çalışma sonunda ise etrafı toplamayı öğrenir. Bu öğrenim süreci; dikkat, el-göz koordinasyonu, sınırlar, öz denetim ve dolayısı ile öz saygının gelişimini destekler.

           Duyu araçlarının amacı çocuğun duyularını etkileyerek çalıştırmaktır. Bu süreç içerisinde, yaş dönemi kapsamında sağlanmak istenilen; kavram bilgilerini çocuğun dokunarak, gözleyerek, tüm duyu organları ile hissederek-deneyimleyerek öğrenmesi ve öğrenmenin kalıcılaşmasıdır. 

           Araçlar sade ve rahatça anlaşılabilen araçlardır. Çocuklar matematiği zor olduğu önyargısı ile değil, bir çeşit oyun olarak öğrenir. Önemli olan başarı değil, matematiksel kavramların ve matematiğin mekanizmasının öğrenilmesidir. Matematik araçları sayılar, matematik işlemleri ve matematiksel olguları anlatan araçlardan oluşur. Her bir araç birbirini takip eder ve matematiksel bilgiyi parça parça ve bir bütünlük içerisinde çocuğa aktarır. 
          Dil insanın iletişim kurması, kendini ifade etmesi ve düşünebilmesi için sahip olduğu en önemli beceridir. Montessori metodunda çocuklar önce bir dili oluşturan sesleri tanırlar ve bu seslerin ifade ettiği şekilleri, yani harfleri öğrenirler. Okuma bu şekillerin seslendirilmesi işlemidir. Fakat asıl önemli olan; okuduğunu anlama aşamasıdır. Okumayı söken çocuğa vakit kaybetmeden anlayabileceği metinler verilir ve benzerlerini kendisinin de oluşturması için çalışmalar sunulur. 

           Metoda dair tüm bilgilerin yanı sıra en önemli olanın anne babaların, çocuklarının öğrenme süreçlerinde sergilemekte oldukları davranışlar olduğu unutulmamalıdır. Bir diğer önemli not ise; bu öğrenme metodunun ‘yaşantısal öğrenme’nin altını çiziyor oluşunun ‘sınırsızlık’ olarak algılanmaması gerekliliğidir. Çocuklar kural ve sınırlara ihtiyaç duyarlar. Ayrıca, çocuklara karşı günün sonunda sert çıkışlarda bulunma olasılığınızı, ev ortamınızı ve kurallarınızı önceden hazır ederek en aza indirgeyebileceğiniz de unutulmamalıdır. 

          Avrupa’da oldukça yaygın olan Montessori okulları ülkemizde de artış gösteriyor. Özel okulların yanı sıra devlet bünyesinde de birtakım çalışmalar yürütülüyor. Elbette başarısı kanıtlanmış bu ve bunun gibi birçok sistem mevcuttur. Ancak asıl olanın anne baba sevgisi ve onların evlatlarına gösterdikleri gönüllü emekleri ile işini severek yapan eğitimciler olduğunu düşünüyorum. Her iyi eğitimcinin 0-6 yaş döneminin önemine vakıf olduğu, çocukları sorgulamaya teşvik edeceği ve sınırlar dahilinde, deneyimleyerek öğrenmeye alan oluşturacağı inancı ve umuduna sahibim. 

             Montessori eğitim modeli aslında bir yaşam felsefesidir. Bu felsefe kapsamında aile ortamınızda üzerinde durulması uygun olan öneriler şöyle: 

• Öncelikli olan, çocuğa sunulacak etkinliklerin ‘gerçek objeler’ eşliğinde olmasıdır. 

•Montessori ve diğer eğitim sistemleri hakkında bilgi edinin. 

•İnsan canlısı gelişim dönem özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi edinin. Bu size, çocuğunuzun yaşa bağlı ihtiyaçları ve zevk-merakları hakkında ipucu sağlayacaktır. 

•Çocuğunuzu, onu rahatsız etmeden gözlemleyin. Onu tanımaya çalışın. 

•Çocuğunuzun giysi dolabında, ona seçim hakkı tanıdığınızda, sizin için sorun olmayacak giysiler bulundurun.

•Çocuğunuzun iyi uyuduğundan emin olun. 

•Uykuya geçiş ritüeliniz sevgi dolu olsun. 

•Cezadan kaçının. 

•Kitap okuyun, çocuğunuzu ancak böylelikle okumaya teşvik edebilirsiniz. 

•Çocuğunuza ait bir kütüphane oluşturun. 

•Okula zamanında götürün ve zamanında okuldan çocuğunuzu alın. 

•Çocuğunuzun,yaş seviyesi müsaade ettiğince öz bakım ihtiyaçlarını karşılamasını sağlayın.

•Mümkün ise çocuğunuz ile birlikte bir bitki ve/veya hayvan yetiştirin. 

•Mümkün olduğunca TV ve teknolojik ürün kullanımına dair kısıtlamalarınız olsun. Fakat, bu ürünlerden mahrum kaldığı saatler için eğlenceli alternatifler oluşturmayı da ihmal etmeyin. 

•Sorumluluklar verin. 

•Kendini korumayı öğretin. 

•Ev adresiniz, telefon numaranız, anne ve baba adını öğrenmesini sağlayın. 

•Aile hikayelerinizi sıklıkla çocuğunuza anlatın. 

•Sağlıklı beslenmeye teşvik edin. Öncelikli olarak örnek olun! 

•Yemek alışverişi yaparken, besinler hakkında konuşun. 

•Trafikte giderken, çevrenizdekiler hakkında konuşun. 

•Spora yönlendirin. 

•Erken yaşta yüzme öğretin. 

•Doğal ortamlarda, gönlünce hareket etmesine müsaade edin. (Alıntı: www.pudra.com/anne-cocuk/cocuk.../montessori-egitimi-nedir-13954.ht...)

 

        

HER GÜNE BİR MONTESSORİ- AKTİVİTE LİSTEMİZ:

1- Biraz fasulye aktar

2- Düz bir çizgi üzerinde yürü

3- Kolay yemek hazırla

4- Bardaktan su iç

5- Kendi yemeğini ye

6- Şapkanı kendin giy

7- Büyük/küçük sırala

8- Bebeklerini besle/uyut

9- Ellerini kendin yıka

10- Dişlerini kendin fırçala

11- Eşleştirme yap

12- Sıranı bekle

13- Masayı sil

14- Hayvanları besle

15- Ağaçlara su ver

16- Havlu katla

17- Bulaşık yıka

18- Seksek oyna

19- Biraz sanatsal etkinlik yap

20- Birkaç kapak aç/kapa

21- Kaptan kaba su dök

22- Yürüyüşe çık/etrafı keşfet

23- Mıknatısları keşfet

24- Düğmelemeyi öğren

25- Renkleri keşfet

26- Şekiller hakkında konuş

27- Danset

28- Zıpla

29- Yeni bir şarkı öğren

30- Fermuar Aç/kapa

 

Posted via Blogaway


Posted via Blogaway

22 Nisan 2014 Salı

Minik aslanımın doğum günü hazırlıkları



                     Oğlumun ilk doğum günü için çok heyecanlıydım. Böyle özel günler benim için çok önemlidir. Söz konusu oğlum için olunca ap ayrı bir öneme kavuştu bugün.
                  Aylar öncesinden araştırmalarıma başlamıştım. Doğum günü temamız ne olacak, bu temaya uygun bardaklar, tabaklar, çatal-bıçak, kapı süsümüz, balonlarımız, ikramlarımız ve en önemlisi pastamız nasıl olmalıydım.
                  Benim için zor bir süreç oldu temayı seçmek. Başlarda Winnie The Pooh temasını seçmiştim. Sonra baktım ki lisanslı ürünler hem pahalı geldi hem de sonradan pek hoşuma gitmemeye başladı. Siteleri ve blog sayfalarını araştırırken kişiye özel süslerle karşılaştım. Çok hoşuma gitti. Ancaaak kişiye özel bardaklar, tabaklar, çatal-bıçak, kapı süsü, balonları organizasyon şirketleri uçuk fiyatlarda sunduklarını görünce ve bu süslerin hazırlanmasının aslında çokta zor olmadığını fedakar annelerin çocukları için kendi elleri ile bu süsleri hazırlayabildiklerini gördükçe neden bunları bende kendim yapmayayım ki sorusu geldi aklıma. 





 
                  Hemen başladım yeniden siteleri araştırmaya. İnternetten arka plan sitelerinden hoşuma giden arka planlarını indirmekle başladım. Organizasyon sitelerini tek tek dolaştım onların hazırlamış olduğu bardaklar, tabaklar, çatal-bıçak, süslü kürdanlara kadar ne tür resimler hazırlamış olduklarını inceledim.
                  Sonra yine bir organizasyon şirketi olan www.fotomagnet.com ( ismini vermekte sakınca bulmuyorum çünkü oradaki resimleri indirilmesi istemeselerdi kopyalamanın yasak olduğu bir site haline getirirlerdi. Demek ki bir sakınca görmüyorlar ki resimleri rahatça indirebiliyoruz.) dan yararlandım. Orada hoşunuza giden yüzlerce şablondan kendi tasarımlarınızı yapma imkanı sunuyor site. Bende kendi tasarımımı orada yaptım. Sonra resmi sipariş vermeden üzerine gelerek sağa tıklayarak resmi farklı kaydet butonuna bastım. İstediğim tasarım artık bilgisayarım da idi. 
                  O tasarımı paint programına aktararak kullanacağım yere göre resmi büyüttüm, küçülttüm, bazı yerlerini kırptım, kendime göre ayarladım ve yazıcıdan çıkarttım. 
                 Bu çıktıları keserek bardaklarımın üzerine, kürdanlarımın uç kısımlarına (Küçük boyutta çıkartarak bu çıktılardan iki tanesini üst üste getirdim araya tutkalını sürdüm ve kürdanı yerleştirdim ve yapıştırdım. Böylece arkalı önlü kullanılabilir uzun saplı ve kısa saplı kürdanlar elde ettim.) yapıştırdım.



                  Peçetelerime peçetelik olarakta yine bu çıktıları kullandım, ayrıca İkea dan almış olduğum üst kısmı dantelli saksılara yerleştirdim.


                  Hatta " HAPPY BİRTHDAY TO YOU" flamalarımı bile bu tasarımı kullanarak kendim elde ettim.( Flama çıktılarını aldıktan sonra onları bir güzel keserek kurdele üzerine zıbaladım ).


                 Çiçek şeklinde ki balonlarımda kendi eserimdir. Youtube'den balon süsleme şekillerine bakabilirsiniz. İnanın çok basit. Ayrıca tavanda asılı olan balonlar için helyum gazı kullanmadım. Çok pahalı çünkü, gereksiz olduğunu düşünüyorum. 2 saat için 100 - 150 TL arasında fiyat biçilen helyum gazını kullanmak yerine izola bantlarını kesip balonun tavana gelen kısımlarına yapıştırarak balonu tavana tutturabilirsiniz. Bu şekilde balona uçan balon süsü verebilirsiniz:)
                  Paint programın yardımıyla elimdeki şablonun üzerinde bir iki değişiklik yaparak kapı süsümü bile kendim hazırladım.
                  Doğum günü ikramlarımızda böyle günlerin olmazsa olmazı şeker hamurlu kurabiyelerimiz,  mercimek köftesi, renkli patates toplarımız ( patates püresinin içine ince doğranmış yeşillikler ve havuç rendesi ekleyerek yapılıyor.), peynirli sigara böreklerimiz, pastaneden almış olduğumuz küçük ekler, üzeri çikolata kaplı fıstıklı ve fındıklı kurabiyeler, en önemlisi de disney karakterli, şeker hamurlu üç katlı yaş pastamızdan oluşuyor.


 
 
 
 

                 Pastamızın üzerindeki şeker hamurundan oluşan disney karakterleri de benim eserimdir.( Sağolsun pastacımız çok tembel olduğundan ben onu yapamam ben bunu yapamam dediği için bu karakterleri yapmakta bana düştü ama şunu anladım ben istersem usta pastacıyım diyen pastacıdan bile daha iyi pastacı olabiliyor muşum. Bu kadar işimin gücümün arasında pastacının yapamam dediği pastayı bile neredeyse tamamını ben kendim yaptım. Şeker hamurundan oluşan kurabiyeler bile benim uğraşlarım sonucunda bu hale gelmişlerdir.)



                 :)) Emekli olduğumda galiba pastacılık ve organizasyon işi ile uğraşacağım. Bu işi çok sevdim.

 


                 Tabi birde konuklarımıza küçük hediyelerimiz var. Yine www.fotomagnet.com sitesinden sipariş ettiğimiz magnetler ve nazar boncuğu şeklindeki, mıklatıslı kutularımız . Güle güle kullansınlar sevgili dostlarımız:)




 
Merak edenler için elbisem İpekyol'dan, oğlumun takımı ise Panço'dan.
 


                  Velhasıl resimler ortada minik aslanımın doğum günü çooook güzel geçti, baya da kalabalıktı. Ne çok sevenimiz varmış:)))) varlıklarıyla bizi mutlu eden bütün dostlarıma teşekkürü bir borç biliyorum.İyi ki varsınız.:)


                 

19 Nisan 2014 Cumartesi

Sabun Diyarı

           Size bu yazımda Sabun Diyarı' ndan bahsetmek istiyorum. Dünyalar tatlısı İzmirli komşumun kendi elleriyle hazırladığı o misssss kokulu sabunlarından bahsedeceğim.

           Kendisi merak üzerine başladığı, lavanta ve şeker kokularının bütün apartmanı etkilediği, rengarenk, evlere görsellik olarak renk katacak misss kokulu sabunlar.....





           Bebek mevlitleriniz de, diş buğdaylarınız da, doğum günü partileriniz de, sünnet düğünleriniz de, nikah törenleriniz de, kınalarınız da, sevgililer gününüzde, yıl dönümlerinde ve diğer önemli günlerinizde şık paketleriyle bu miss kokulu sabunlar konuklarınızın aklını başından alacak ben şimdiden söyleyeyim.









           Sevgili komşum bu güzel sabunları sizler için şık kutular içinde yada saksılar içinde de hazırlayabilmektedir.






         

           Sevdiklerinize farklı bir hediye etmek isterseniz benden ya da facebook tan Sabun Diyarı adlı sayfadan şipariş verebilirsiniz. Benden tavsiye pişman olmazsınız.

https://www.facebook.com/profile.php?id=100008245351137&notif_t=friend_confirmed

Bloguma Başlarken...

       Evet heyecanlıyım. Çünkü biraz kendimi geliştirmek, biraz öğrendiklerimi sizinle paylaşmak, biraz birilerine faydamın dokunmasını sağlamak, biraz da minik aslanıma küçük bir hediye bırakmak amacıyla açılan bu blog sayfamın ilk yazısını paylaşıyorum. Umarım beğenirsiniz. Sevgiler...